Merhaba Sevgili Dostlarım,
Sizlerin de çok iyi bildiği gibi, günümüz iş dünyasında “etik değerler ve yapay zekâ” konusu, teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte giderek daha fazla önem kazanmakta. Bu nedenle de yapay zekâ sistemlerinin toplum üzerindeki etkileri; insan hakları, gizlilik, güvenlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeli! Diye düşünüyorum!
Neden derseniz? Son günlerde sosyal medyada patlama yapan reklamlarla gündeme gelen ve bazı ünlü kişilerin yapay zekâ uygulamaları ile oluşturulan sanal videoları’nın yer aldığı, kolay para kazanma yollarına çağrı/davet yapan sponsorlu paylaşımlara, özellikle çok dikkat etmek gerekiyor! Demek istiyorum!..
Kurumsal yaşamda ve iş dünyasında, özellikle sosyal medyadaki duyuru ve çağrı niteliğinde yapılan reklamlarda; yapay zekâ sistemleri’nin etik değerlerle uyumlu şekilde uygulanması, hem teknolojinin güvenilirliğini artıracak, hem de toplumsal kabulünü sağlayacaktır!
İşletme bünyenizde kurumiçi olarak uygulamaya çalıştığınız etik kurallarla birlikte, kurumsal iletişiminizde de, geleceğe yönelik çok önemli bir yere sahip olan etik değerlerin, yapay zekâ ile entegrasyonu konusunda, izlenmesi gereken temel ilkeler ve genel uygulama alanları için;
*) İnsan Faktörü… Yapay zekâ sistemleri, insan haklarına ve onuruna özellikle saygılı olmalı + Karar alma süreçlerinde de, önemli ölçüde insan kontrolü ve gözetimi sağlanarak…
*) Adalet ve Ayrımcılık… Algoritmalar; cinsiyet, ırk, yaş gibi demografik özelliklere karşı önyargı içermemeli + Veri çeşitliliğine ve denetimine de, bu noktada önem verilerek…
*) Şeffaflık ve Açıklana bilirlik… Yapay zekanın nasıl çalıştığı, hangi verileri kullandığı ve nasıl karar verdiği açıklanmalı + Ve de bunların anlaşılır olmasını destekleyerek…
*) Hesap Verebilirlik… Sistemlerin hatalı kararları durumunda, sorumluluk mekanizmaları açıkça tanımlanmalı + Geliştiriciler ve kullanıcılar açısından, bu sorumluluğu paylaşarak…
*) Gizlilik ve Veri Güvenliği… Kişisel verilerin araştırılması; toplanması, işlenmesi, saklanması süreçlerinde, etik kurallara ve yasal düzenlemelere saygı duyulmalı + Konuları netleştirerek…
*) Toplumsal ve Çevresel Fayda… Yapay zekâ uygulamalarında; sadece özel ve bireysel değil, toplumsal faydalar da gözetilmeli + Ekosistem üzerindeki etkileri de dikkate alınarak…
Daha objektif ve güvenli bir tablo, ortaya konulabilir!..
Diğer yandan bunlara ilave olarak, kurumsal faydaya yönelik işveren markası olma yolunda;
*) Veri Setlerinin Çeşitlendirilmesi… Kurumsal veriler, farklı kültür ve tüm demografikleri kapsayarak ve de önyargıların önüne geçilerek…
*) Etik Denetim Mekanizmaları… Kurum içinde etik komiteler veya bağımsız denetim birimleri oluşturularak…
*) Açıklanabilir Yapay Zekâ… Karar süreçlerinin izlenebilir ve anlaşılabilir olması için, kara kutu tarzı algoritmalardan kaçınarak…
*) Çalışan ve Müşteri Geri Bildirimleri… Tüm yapay zekâ uygulamalarını, düzenli olarak geri bildirimlerle güncelleyerek…
*) Etik Eğitim Programları… Kurum çalışanlarına, yapay zekâ ve etik konusunda farkındalık kazandırılarak…
Sadece uyumluluk değil, aynı zamanda marka güvenilirliği ve çalışan memnuniyeti ile müşteri memnuniyeti açısından da, büyük rekabet avantaj sağlanabilir!
Ayrıca, bu konuda özellikle; TRAI Türkiye Yapay Zekâ İnisiyatifi’nin, etik ilkeler ve hukuki düzenlemeler üzerine kapsamlı dönemsel raporları ile Avrupa Birliği’nin yapay zekâ yasası çalışmalarında, yüksek riskli yapay zekâ sistemleri için etik gereklilikler tanımlamakta!..
Ve de Sn. Sophie Değer’e sonsuz teşekkürlerimle!
Konuya özel ilgi duyanların, bilgilerine ve dikkatlerine!..😊
Şimdi dilerseniz, yapay zekâ ve etik konusunda yukarıda bahsettiğimiz detayların yanında, iş dünyamızdaki yapay zekâ kullanımlarında “algoritmik önyargı hataları” nın, kurumsal yapıları nasıl da olumsuz şekillendirdiğinden bahsedelim.
Prof. Ezgi Yıldırım Saatçi’nin HBR Harvard Business Review de, geçtiğimiz aylarda yayınlanan Yapay Zekâ ve Etik: Algoritmik Önyargılar İş Dünyasını Nasıl Şekillendiriyor? başlıklı yazısının, “Algoritmalar Karar Veriyor, Peki Adalet Nerede?” İsimli bölümünde belirttiği şekilde;
“… / Günümüzde yapay zekâ destekli sistemler, işe alımdan kredi değerlendirmesine, sigorta fiyatlandırmalarından tıbbi teşhislere kadar pek çok kritik alanda karar veriyor!.. Artık aşama aşama; hangi adayın hangi pozisyonda işletmeye katılacağına, kimin krediye uygun olduğuna, sigorta primlerinin nasıl belirleneceğine ve hatta bir hastanın hangi tedaviye yönlendirilmesi gerektiğine, yapay zekâ karar veriyor. Ancak asıl soru şu: Bu kararlar gerçekten adil mi?
2019 yılında Amazon, yapay zekâ destekli işe alım sisteminin kadın adayları sistematik olarak daha düşük puanladığını keşfetmiş ve projeyi tamamen durdurmuştu. Sistem, geçmiş işe alım verilerini analiz ederken, şirketin teknik pozisyonlara geçmişte ağırlıklı olarak erkek adayları seçtiğini fark etmişti. Sonuç olarak, kadın adayları dezavantajlı konuma düşüren bir model ortaya çıkmıştı, hem de tamamen ‘tarafsız’ olduğu iddia edilen bir yapay zekâ tarafından!
Benzer şekilde, finans sektöründe de benzer sorunlar ortaya çıktı. Bazı bankaların kredi değerlendirme algoritmalarının, düşük gelirli bireylere sistematik olarak daha düşük kredi skoru verdiği tespit edildi. Çünkü bu özel algoritmalar, geçmiş verilere dayalı olarak, belirli sosyoekonomik grupları riskli olarak etiketliyordu. Ancak bu değerlendirmeler, bireysel yetkinliklerden çok geçmişte var olan ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri yansıtıyordu!
Bu örnekler bize yapay zekânın yalnızca verilerden öğrendiğini, ancak bu verilerin geçmişin önyargılarını ve eşitsizliklerini barındırdığını gösteriyor. Eğer geçmişte bir ayrımcılık olduysa, yapay zekâ bu ayrımcılığı devam mı ettiriyor? Hatta daha da mı pekiştiriyor?
Özünde yapay zekâ, tarafsız bir karar verici değil! Onu besleyen veriler, onu tasarlayan insanlar ve onu kullanan kurumlar tarafından şekillendiriliyor. Akıllı sistemler, adaletsiz kararlar verdiğinde sorumluluk kime ait olacak? Yapay zekâya güvenerek görünmez bir ayrımcılığı körükleyen şirketler mi? Algoritmayı geliştiren mühendisler mi? Yoksa bu teknolojilerin nasıl çalıştığını sorgulamadan benimseyen toplum mu?
Bu soruların cevabı hâlâ net değil. Ancak kesin olan bir şey var: Eğer dikkatli olmazsak, yapay zekâ geleceği inşa etmek yerine, geçmişin hatalarını yeniden üretmeye devam edecek. / …”
Gibi konulara, özellikle değişim ve dönüşüm aşamalarında, çok dikkat etmek gerekiyor!..
Bir de hatırlayacağınız üzere, yapay zeka ile ilgili yaşanan etik sıkıntıların yanında, yine yazının başlığında belirtmeye çalıştığım şekilde maalesef günümüzde dijital dünya olmadan herhangi bir yaşam şekli düşünemeyenlerin ruh halini yansıtan bir kavram olan ‘İnfobezite’ adında, nur topu gibi (Gerekli veya gereksiz aşırı bilgi yüklenmesi) yeni bir problemimiz daha mevcut!😊
Bu konuda da, “Harvard Business Review” de yine yakın zamanda yayınlanan Sn. Zeki Uyar’ın “Dijital Çağın Yeni Hastalığı, İnfobezite!” başlıklı yazısı, hassas konular içeriyor!..
“… / İnfobezite, aşırı bilgi yüklenmesi sonucu oluşan hastalık olarak tanımlanıyor. Bu yepyeni hastalığa dijital depresyon adı da veriliyor. “Information” ve “Obezite” kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan bu yeni kelime, gereğinden fazla ve ihtiyaç olmayan bilgiyle kilo almış zihni ifade etmekte. Hastalık olarak da karar vermede zorlanan, zihinsel yorgunluk yaşayan, dikkati dağınık, öğrenme merakı azalan bir toplum oluşmaya başladı.
Özellikle eğitimciler, danışman ve içerik üretici uzmanlar kişiler, bir şeyler öğretirken ve aktarırken aşırı derecede zorlanmaya başladıklarını söylüyorlar. Çünkü toplumun, tüm kesimlerinin karşı kaşıya olduğu infobezite tehlikesi, her yere yayılmış durumda.
Kitap okuyamayan, bir seminerde ya da derste konuşmacıya odaklanamayan, faydalı bilgileri reddeden ve zararlı abur cubur bilgileri aşırı derecede iştahla tüketen, umudunu ve öğrenme heyecanını kaybetmiş yeni kitleler oluştu. Durum aslında çok vahim ve de acil olarak çözüm bulunması gereken bir mesele haline gelmek üzere. /…)
Özellikle, WhatsApp gruplarında ve diğer sosyal medya hesaplarında, gündemde olmak adına yapılan, anlamsız ve yoğun içerik akışıyla da beslenen bu yeni rahatsızlıkta, alıcılar; gereksiz bilgiler arasında, gerçek bilgiye ulaşmakta oldukça zorlanıyor ve tedavi desteği bekliyor! 😊
Bu konulardaki katkılarından dolayı; Sn. Yüksel Fışkın + Sn. Burhan Sarıoğlu + Sn. Hakkı İmer + Sn. Yakup İmer + Sn. Önder Ağvaz + Sn. Neşe Yelken + Sn. Bahadır İmer + Sn. İhsan Oğuz + Sn. Turhan Yetkin + Sn. Zehra Gürol + Sn. Haydar Beşiktaş + Sn. Necdet – Begüm Bodrum + Sn. Ali Alim Seferoğlu + Sn. Teoman ve Şemsettin Yelken + Sn. Şefika ve Hüseyin Albayrak + Sn. Suat ve Sevim Engil + Sn. Erol Kurtuluş Toros + Sn. Hikmet ve Necdet Menekşe’ye çok teşekkürler!
Daha mutlu bir gelecek için, sevgi ve saygılarımla…
ALİ RIZA DEĞER