Merhaba Sevgili Dostlarım,
Kurum Kültürünüzün özel paydaşları ve İnsan Kaynakları Departmanlarınızın üst düzey yöneticileri olarak, Sizlerinde yakından takip ettiği gibi iş dünyamızda İK çalışmaları; 4857 sayılı İş Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve de 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu gibi yasal düzenlemelere dayanmakta!..
Ancak bu yasal düzenlemeler çerçevesinde “İnsan Kaynakları” faaliyetleri, artık sadece; işe alım, bordro düzenleme, özlük dosyaları, performans ölçümleri, prim ve izin düzenlemeleri ile anılan, bir fonksiyon olmaktan çıkmakta!
Dolayısıyla, bugünün “İnsan Kaynakları Departmanları”, dijital dönüşüm ve teknoloji desteği ile işveren markası olma yolunda; gerekli kariyer planlamaları ile çalışanların kurumunuza özel memnuniyetini tasarlayan, deneyimlerini iyileştiren ve kurum kültürünü canlı tutan, stratejik bir konumda olmak durumunda!..
Katılımcı yaklaşımla destekleyici liderlik, çalışanların temel niteliklerine göre kariyer planları, esnek yan haklar, hibrit çalışma sistemleri, hata yapmaktan çekinmeyen ekip yönetimleri gibi uygulamalar; artık yetenekleri elde tutmanın ötesinde, işveren markası olarak, onları kuruma çekmenin de ön şartı hâline geldi. Bu noktada, insan kaynaklarının başarısı; iş planlarına göre süreçleri ne kadar iyi yönettiğinin yanında, çalışanların aidiyet duygularında ne kadar önemli bir yer teşkil ettiğiyle ölçülüyor!
Dolayısıyla, kişisel değerlerin kurum değerleriyle örtüşmemesi, aidiyet duygusunun azalması, deneyimlerin yetersiz kalması, mobbing ve dedikodu ortamı, yüksek turnover (Bir kurumda, işe başlayan ve ayrılan çalışanların devir oranı!) gibi problemler; çoğu zaman, sessiz istifalar veya işten ayrılmalar ile sonuçlanıyor!
Neticede, içinde bulunduğumuz yeni dönemlerde kurumlar; sadece stratejilere değil, dijital dönüşüme de önem vermeli ve özellikle insan kaynakları yönetiminde dedikodu ve mobbinge asla izin vermemelidir. Mobbing ve dedikodulardan uzak bir kurum kültürü; işletmenizin özel ve güçlü yönlerini yansıtan, en sağlıklı bağışıklık sistemidir!..
Sizlerin de çok iyi bildiği gibi, ulusal ve uluslararası işgücü, son yıllarda esaslı bir değişimden geçiyor. Özellikle pandemi sonrası Z kuşağı ile birlikte, çalışma hayatının özel dinamikleri de yeniden şekilleniyor!
Son zamanlarda çalışanlar, artık sadece; maaşa, pozisyona veya kariyer basamaklarına değil; çalışma biçimine, kurumun geçmiş ve gelecek değerlerine, yöneticilik ve liderlik anlayışına ve de üretken yapay zekâ destekli teknolojik yatırımlarına odaklanıyor!..
Dolayısıyla bu yeni yaklaşımlarla, en iyi yetenekleri çekmek ve elde tutmak, artık sadece insan kaynaklarının değil, tüm şirket departmanlarının, öncelikli gündem maddeleri haline geldi. Ve bu gündem maddelerinin en önemlileri; kurum kültürü ile çalışan deneyimi ve memnuniyeti!
Netice de, şirket veya kurum kültürünün; web sitelerimizde, organizasyon şeması ve görev tanımları kitapçıklarımızda ve de kurumsal tanıtım sunumlarımızda yer alan, birkaç iyi niyetli kopyala/yapıştır (😊) cümleden ibaret olmadığını, artık hepimiz biliyoruz!
Yani günümüzde kurum kültürü, bir işletmenin veya kurumun; tüm karar alma süreçlerinden dönemsel davranış biçimlerine, toplantıların nasıl geçtiğinden ekipler arası nasıl iş birliği yaptığına kadar, hemen hemen her şeyi şekillendiren ve görünmeyen temel taşı!..
Bugünün yetenekleri, işveren markası olma yolundaki bir kurumu, hızla ayırt edebiliyor!
Samimiyet + Şeffaflık + Psikolojik Güven + Aidiyet Duygusu + Kişisel Gelişim ve Kariyer imkanları; artık sadece “Eh, olsa iyi olur!” değil, karar verdirici kriterler. Kurum kültürü, artık bir yan unsur değil; kurumsal stratejik planlamanın en önemli öğesi!..
Bu detayları biraz daha açmak gerekirse;
*) Çalışan Deneyimi ve Memnuniyeti…
Çalışanlarınız, işe ilk başvurdukları andan itibaren bir deneyim yaşamaya başlarlar. Bu deneyimde her temas noktası (Cv + Mülakat + İşe Alım Süreci + Oryantasyon + Geribildirim Mekanizmaları + Takdir ve Teşekkür + Kişisel Gelişim ve Kariyer Fırsatları + Üst Yöneticilerle İlişkiler + Dijital Sistemlerin Desteklenmesi + Vs.) onların akıllarında önemli bir iz bırakır!
Geleneksel yönetim anlayışı, bu süreci standart bir işleyiş olarak ele alırken, çağdaş insan kaynakları anlayışı, çalışanı bir iç müşteri olarak görür ve onun deneyimini tasarlar. Çünkü çalışan deneyimi ve memnuniyeti iyi olan şirketlerin, müşteri memnuniyeti de güçlü olur!
Aslında çalışanların, tek bir soruya verdiği cevap her şeyi özetler!
“Bu şirkette çalışıyor olmak, arkadaşlarıma övgüyle anlatmak isteyeceğim, bir özellik mi?”
*) Veriye Dayalı Kültür ve Deneyim Yönetimi…
Sizlerinde çok iyi bildiği gibi ölçülemeyen şeyler, yönetilemiyor. Bundan dolayı, işletmelerin; çalışan deneyimi ve kurum kültürü gibi soyut görünen kavramları, verilerle somutlaştırması gerekir. Çalışan memnuniyeti anketleri, çıkış mülakatları, çalışan ve müşteri memnuniyet puanları gibi araçlar, yöneticilere ve insan kaynakları ekiplerine, güçlü öngörüler sunar!
Bir anlamda bunlar, sadece ölçüm değil; aynı zamanda sürekli gelişim ve öğrenme kültürü için de bir fırsat. Yani şirketler; kurum kültürlerini sadece tasarlamak yerine, çalışanlarından gelen verilerle birlikte inşa etmeli!..
Dolayısıyla, üretken yapay zekâ; kurum kültürünü analiz etme ve insan kaynakları süreçlerini optimize etme konusunda, güçlü bir araç haline geliyor. Bu nedenle de; hem çalışan deneyimini iyileştirmek, hem de stratejik kararları desteklemek için kullanılıyor!
Kurum kültüründe yapay zekânın rolünde ise şu detaylar karşımıza çıkmakta;
*) Kültürel Nabız Ölçümü: Yapay zekâ platformları, çalışanların duygu ve düşüncelerini algoritmalara göre analiz ederek, kurum kültürünün dinamiklerini ortaya koyar. Eğer varsa; mobbing ve dedikodu ortamı mutlaka verilere yansır. Özellikle de, Aile Şirketlerinde!😊
*) Değer Uyumu Analizi: İnsan kaynaklarına, yeni adayların kurum değerleriyle ne kadar örtüştüğünü değerlendirme imkânı da sunar!
*) İletişim ve Katılım Artışı: Geleneksel anketlerin yerine, sürekli ve etkileşimli geri bildirim sistemleriyle, çalışan bağlılığını ve aidiyeti artırır!
İnsan kaynaklarında, yapay zekânın işlevlerine gelince;
*) İşe Alım Süreçlerinde Otomasyon: Yapay zekâ, özgeçmiş tarama, aday sıralama ve ön mülakat gibi süreçleri hızlandırarak, daha objektif ve verimli işe alımlar sağlayabilir!
*) Çalışan Performans Analizi: Yapay zekâ tabanlı sistemler, çalışanların performansını veri odaklı olarak izleyip, kişisel gelişim alanlarını belirleyebilir!
*) Eğitim ve Gelişim Planlaması: Çalışanların beceri eksiklerini analiz ederek kişiye özel eğitim önerileri sunar!
*) Çalışan Deneyimi ve Geri Bildirim: Gerçek zamanlı geri bildirim sistemleriyle çalışan memnuniyetini ölçer ve kurum içi “Dikey + Yatay + Çapraz” iletişimi güçlendirir!
*) İnsan Kaynakları Analitiği ve Tahminleme: İş gücü planlaması, kariyer planlaması, terfi veya işten ayrılma gibi konularda öngörüler sunarak, stratejik kararları destekler!
Bu konularda, öne çıkan uygulamalar ise;
*) Yapay zeka destekli insan kaynakları yazılımları; sadece operasyonel değil, aynı zamanda stratejik karar alma süreçlerinde de, aktif rol oynar!
*) İK süreçleri ile ilgili çeşitli yapay zeka platformları; çalışanların duygu durumlarını ve geri bildirimlerini gerçek zamanlı analiz ederek, yöneticilere kültürel öngörüler sunar!
Neticede; kurum kültürü ve insan kaynaklarında üretken yapay zekânın, devreye alınması ve sistemlere entegrasyonu, her işletmeye göre çeşitli özellikler içeren bir süreç. Bu sürece dair kaleme alınmış birçok kaynağa da ulaşmak mümkün!..
Daha mutlu bir gelecek için, kurum kültürü ve insan kaynakları yönetiminde, arzu ettiğiniz tüm güzel ve sürdürülebilir sonuçlara ulaşmanız adına, her şey gönlünüzce olsun!
Sevgi ve saygılarımla…
ALİ RIZA DEĞER

