Merhaba Sevgili Dostlarım.
01.07.2012’de yürürlüğe giren 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 13 Şubat 2011 de TBMM de kabul edilmesinden sonra, 11 Nisan 2012 de bu kanunla ilgili Tüzük Taslakları yayınlanmaya başlamıştı ki, Bakanlık yetkilileri tarafından kanunun bazı maddelerinde, iş dünyasından gelen yoğun tepkiler doğrultusunda… uyumlu(!) değişiklikler yapılacağı açıklandı.
Bunun neticesinde kanunda ve yönetmeliklerde ne gibi yeni düzenlemeler olur ve ne zaman yürürlüğe girer bilinmez ama, YTTK kabul edilmesinden bu yana bir hayli artan, şirketlerdeki; yeniden yapılanma çalışmaları ile kurum içi eğitimlerin hızı hiç kesilmedi.
(Tabii, AŞK’A kim hayır der ki? Aşk’ta nereden mi çıktı? Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma’nın… Baş Harflerinden!..)
Bu gelişmeler ışığında, Genel Koordinatör’lüğünü yaptığım Yönetim & Danışmanlık Şirketi ile birlikte görüşmeye gittiğimiz köklü bir aile şirketindeki toplantıda yaşadıklarımız, kurumlaşma çalışmaları yolunda geldiğimiz noktaların en güzel örneklerinden birini oluşturmakta…
Büyük bir toplantı masası ve etrafında 9 kişi… 2 Biz + 7 Aile Şirketi Yönetim Kurulu.
Toplantı… Yönetim Kurulu Başkanının, yani… Şirketin Babası’nın konuşmasıyla açıldı.
1) Başkan, Şirketlerinin güçlü bir yapıya sahip olduğunu, 20-25 yıldır piyasada çok iyi tanındıklarını ve de herhangi bir borçlarının olmadığını belirterek, “Kurumlaşma (tabii moda tabirle O’da… Kurumsallaşma, kelimesini kullanıyor. 🙂 ve “Yönetim Danışmanlığı” konusunda 3-5 firma ile görüşeceklerini, kendi kriterlerine göre fiyat alacaklarını, daha sonra da ödeme şekillerine göre yine kendilerince en uygun bulduklarına “Kurumlaşma” işini vereceklerini… açıkladığında, toplantı bizim için zaten bitmişti ,ama salonu o anda terk etmek… davetli olarak gittiğimiz Orta Anadoludaki bu 30 yıllık şirketin misafirperverliğine karşı, çok ayıp olur düşüncesiyle… arkadaşıma baktım. Onunda aynı düşüncede olduğunu hissedince, mecburen toplantıya devam edip, Bölüm Müdürleri olarak görev yapan X ve Y kuşağından diğer aile üyelerinin açıklamalarını ve düşüncelerini dinlemeye başladık.
Diğer yönetim kurulu üyelerinin kendi tespitleri ve açıklamalarının içerikleri ise… özetle;
2) Muhasebe sorumlusu aile üyesi… satışların artmasına rağmen, kârlarının azaldığı,
3) İK sorumlusu aile üyesi… ücret sistemindeki dengesizliği ve kariyer plânlarının olmadığı,
4) Satışlardan sorumlu aile üyesi… toptan satışlarda ve rekabette çok zorlandıkları,
5) Üretim ve planlamadan sorumlu aile üyesi… somut hedeflerin bir türlü belirlenemediği,
6) Yatırımlardan sorumlu aile üyesi… çok büyük bir sıkıntı ve problem yaşamadıkları,
7) Son olarak söz alan, genel müdür yardımcısı pozisyonundaki büyük ağabey ise… kendilerinden ziyade bizim durumumuzu ortaya koymamız ve özellikle; finansal analizler, kurumsal iletişim, kurum içi eğitimler, insan kaynakları, muhasebe, iş hukuku, iş güvenliği, vergi hukuku gibi konularda uzmanlarımızı tanıtmamız ve de yönetim bilgi sisteminde kendimizi kanıtlamamız gerektiği… şeklindeydi.
Ortaya çıkan tabloda baba ve 2 büyük ağabey, kendilerince problemsiz giden işlere rağmen, modern gelişmelere ayak uydurmak isteyen yeni yetmelere, daha fazla karşı koyamadıkları için bu toplantılara karar vermişler, birkaç telefon görüşmesi ve web incelemeleri neticesinde son firma olarak da bizi davet etmişlerdi.
2 saat süren açıklamaların sonunda içimin daraldığını hissederken, söz sırası bize gelmişti.
Arkadaşım, şirket yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü olarak ilk sözü aldı ve kısaca tarihçemizden, özgeçmişlerimizden ve özellikle bu konudaki referanslarımızdan bahsetti.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’na göre bu konuya… salt, şirketlere getirilen bir yük olarak bakılmaması gerektiğini ve teklif alma suretiyle ihale sisteminin yanlışlıklarını vurguladı.
Söz sırası bana geldiğinde, 7. sırada konuşan genel müdür yardımcısı ağabeye gönderi yaparak, arkadaşımı da desteklemek amacıyla; eskimeye yüz tutmuş bir binaya… az masraf olsun diye, kafasına göre restorasyon yapan bir müteahhitlik firması olmadığımızı, o nedenle zemin etüdü yapmadan ve inşaatı yerinde incelemeden konuşamayacağımızı, bunun için de internet sitemizde de yer aldığı şekilde… finansal analiz, kurumsal iletişim, kurum içi eğitimler ve insan kaynakları konusundaki sürekli ve kadrolu akademik uzmanlarımız hakkında her zaman gerekli bilgilere ulaşabileceklerini ve de diğer önemli konulardaki uzmanlarımızla, şirketlerin vizyonlarına göre özel olarak oluşturduğumuz projelerde müşterek çalışmalar yaptığımızı açıklayarak…
Son 10-15 yıldan bu yana iş dünyasının gündemine giren ve çok önemli bir kavram haline gelen Kurumlaşmanın; kişilerden bağımsız olarak, örgütsel bir yapı içinde, o kurumun hedefleriyle ilgili… gereken kuralları, standartları, yöntemleri belirledikten sonra… bu özel kuralları, sektörün ve toplumun genel kuralları ile desteklemek… ve de belirlenen tüm kurallara sadık kalarak, harekete geçmek… olduğunu tekrarlayarak, “Aile Şirketlerinde Kurumlaşma Çalışmaları”nın klasik başlıklarını bir kez daha hatırlamamızı ve bu çalışmalar için süreçlere ihtiyaç olduğunu ve de tüm bu detayların daha işin başında fiyatlandırılarak net bir tarifeye bağlanmasının, pek mümkün olamayacağını belirttim.
Bu başlıklar…
– Bilançolar nezdinde, kuruluştan bugüne gelişmeler…
– Aile & Mülkiyet & İş / üçgeninin detayları…
– Ortaklık yapısı ve durum analizi…
– Pazar payı ve bugünün finansal değerleri…
– X Y Z Kuşakları da dahil Aile Ağacı…
– Aile Anayasasının oluşturulması…
– Yönetim, üretim ve pazarlama organizasyon şeması…
– Merkez ve bölgesel görev tanımlamaları…
– Aile içi ve aile dışından kariyer planlaması…
– İnsan Kaynakları ve işe yerleştirme…
– Ücretlendirme politikaları…
– Kişilik testleri ve pozisyon uygunluğu…
– Yönetim ilkeleri ve iç yönetmelikler…
– Çalışma standartları ve iş güvenliği…
– Çalışanların memnuniyeti…
– SWOT Analizi & Risk Analizleri…
– Aidiyet, sadakat ve motivasyon…
– İnovasyon toplantıları ve yeniden yapılandırma…
– Kurumsal İletişim değişim ve gelişim stratejileri…
– Misyon & Vizyon & 1/5/10 Yıllık Hedefler & Proje Çalışmaları…
– Performans kriterleri, ölçümleri ve ödülleri…
– Ekip çalışmaları ve takım oyunu…
– Üretim ve stok hedefleri…
– Tedarik ve Lojistik zinciri…
– Rakipler ve pazar payları…
– Hizmet hedefleri ve müşteri memnuniyeti…
– ISO Toplam Kalite ve Risk Yönetimi Standartları…
– Yurt içi ve yurt dışı satış hedefleri…
– CRM + B2B + B2C & Satış sonrası hizmet hedefleri…
– Kontrol dönemleri ve sapma tespitleri…
– Denetimler ve raporlama sistemleri…
– BM Küresel İlkeler Sözleşmesi & Kurumsal Sosyal Sorumluluk…
– SPK ve Halka Arz… şeklindeydi.
Belirli bir sürede yapılacak ekip çalışmalarıyla, bunların içinden, mevcut olanları ve korunması gerekenleri saptayıp, diğer gerekli olanlar için de… hem tek tek + hem de tamamına yönelik “A ve B Planlı Hedefler” belirlendikten sonra, o noktalara ulaşmak için uygulanacak metodun, sevgili dostum Özer Koç’un deyimiyle çok basit olduğunu… yani;
“Vizyon ve 1 + 5 + 10 Yıllık Hedeflerde, Son’dan – Bugün’e Doğru Geri Sayım Metodu”
Yıl-yıl, ay-ay, hafta-hafta, gün-gün / belirlenen süreç ve hedeflerden geriye doğru gelerek…
10.yıl… 5.yıl… 4.yıl… 3.yıl… 2.yıl… 1.yıl… 2.ay… 1.ay… 2.hafta… 1.hafta… 2.gün… 1.gün…
Yarın ne yapmamız gerektiğine karar vermek ve o işi yapmak için yola çıkmak önemli…
İşin özünde 10 yıl sonraki hedeflerimize ulaşabilmemiz için en önemli gün’ün “bugün’ün kalan zamanı ve yarın” diyerek sözlerimi noktaladım ve de şirket yönetim kurulu başkanı’nın bakışlarından, işin bize doğru yönlendiğini anladım. Neticede; toplantı esnasında önyargıları bir tarafa bırakarak, konulara proaktif bakış açısıyla yaklaşmanın yararlarını görmüştük.
Toplantının kırılma noktası *) ISO Toplam Kalite ve Risk Yönetimi Standartları… olmuştu.
Bu konuyu açmam istendiğinde… Sizlerinde çok iyi bildiği gibi kurumlaşma çalışmalarında amaç, konulan hedeflere ulaşmak ve vizyonların gerçekleşmesi… Bu yolda hedeflerin gerçekleşmesine olumsuz yönde etki edecek neticelerin meydana gelme ihtimali ise risk olarak tanımlanmakta… ISO 31000 Risk Yönetimi Standartları bu konuda bir yol gösterici olarak karşımıza çıkmakta… Bu standartlarla, hedeflere ulaşım yollarında ortaya çıkabilecek potansiyel risklerin etkilerini, sistematik olarak azaltmaya yönelik çalışmalar öngörülmekte…
Yeni Türk Ticaret Kanunu da Kamu Gözetim Kurumu adına, bu bakış açısını şirketlere bir nevi zorunlu hale getirmiş ve potansiyel risklerin etkili yönetilmediğinin… 6102 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra belirlenecek olan “Bağımsız Denetçiler” tarafından tespit edilmesi halinde, Bağımsız Denetçiler… sorumluluklarını da azaltmak amacıyla şirket yönetim kurulunun onayına gerek kalmadan, T.C. Mahkemeleri kararıyla “Risk Yürütme Kurulu”nu atayabilecekler… dedikten sonra, böyle bir durumu yaşamamak adına yanlarında olacağımızı ve bir yol arkadaşlığı yapacağımızı belirterek… sözlerimi bitirdim.
Sözleşmenin imzalanması sonucu, topluca gittiğimiz akşam yemeğinde keyfimize diyecek yoktu. Hedeflerinize doğru risksiz bir yolculuk dileğiyle…
Sevgi ve saygılarımla
ALİ RIZA DEĞER
Siz de KRC Yönetim Danışmanlık Hizmetleri Finans Danışmanlığı hakkında detaylı bilgi almak için +90 216 4747426 / +90 530 5802480 numaralı telefonlarımızdan ya da info@krcyonetim.com mail adresimizden bize ulaşabilirsiniz.