Merhaba Sevgili Dostlarım,
Hepinize sağlık ve mutlulukla iyi seneler ve gönlünüzce güzel geçecek bir 2018 yılı diliyorum.
Çalışma hayatımın 45. yılına adım attığım şu günlerde, 2018’den 1973’e geriye doğru değişik bir açıdan baktığımda, yaşanan birçok birbirinden güzel olayla birlikte, hemen hemen hiç ama hiç değişmeyen bazı yönetim anlayışlarını; özellikle iş hayatına yeni atılmaya hazırlanan genç kardeşlerim için bir ön hazırlık olarak,moral deformasyonlarını biraz olsun önleyebilmek adına sizlerle paylaşmak istiyorum.
İş yaşantısına yeni başladığınızda genellikle yöneticilerinizden duyacağınız sözlerin;“Sen, önce dediğimi yap. Gerisine karışma” + “Durduk yere İcat çıkarma” + “Eski köye, yeni adet getirme” + “Haddini aşma. Otur oturduğun yerde” şeklinde olabileceği… Birçok kez kulağınıza gelmiştir.
Buna karşılık kendini gösterme ve kariyer yapma düşüncesinde olanarkadaşlarımızın da, bu çabaları karşısında, çevrelerinden aldıkları olumsuz tepkileri şöyle dile getirdiklerini görüyoruz;
Öğrenmek istiyorsun, boş ver diyorlar! + Merak ediyorsun, fazla merak iyi değildir diyorlar! + Değişim istiyorsun, özenti diyorlar! + Gelişime yöneliyorsun, kasma diyorlar! + Çevrendekilerle ilgileniyorsun, sana mı kaldı diyorlar! + Üzülüyorsun, bırak takma kafana diyorlar! + Kızıyorsun, değmez sinirlenme diyorlar! + Boş veriyorsun, amma gamsızsın diyorlar! + Sert konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar! + Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar! + Sakince susuyorsun, ne o havamı atıyorsun diyorlar! + Bağırıyorsun, biraz sakin ol beyaaaaaa diyorlar! + Akıllı ve doğru davranıyorsun, bu kadar da mantık fazla diyorlar! + Çekip gidiyorsun, bırakıp kaçma mücadele et diyorlar! + Mücadeleye başlıyorsun, yaaa olmuyor işte – niye ısrar ediyorsun diyorlar!.. 🙂
Tabii bu gibi serzenişlere sadece iş hayatında değil – sosyal yaşantımızda da birçok kez şahit oluyoruz. Ve de;Sn. Gün Presiz ve Halil Seven’in belirttiği gibi, olmaya da devam edeceğiz!
Bu yazıda amacımın kesinlikle moral bozmak olmadığını çok iyi bildiğinizden emin olduğumdan
“ Olaylara yaklaşım tarzları olarak da,fazlaca suya sabuna dokunmadanbiraz yüksek bir sesle;
Ya – Ses çıkartmayacaksınız! Ya da – Bildiğinizi okuyacaksınız!” demek istiyorum!..
“Ses çıkartmamak gibi bir davranış pek size göre değil” diye düşündüğümden, “Hep bildiğinizi okumak” yolunda da, çok bilinçli davranacağınızı hissediyorum. 🙂
Çalışma hayatınıza yeni bakış açıları katmak açısından; bireysel veya ortak olarak kendi işinizde veyahut çalışmaya başladığınız şirketlerde veya kurumlarda kariyer basamaklarını ‘birer – birer’ çıkarken, yukarıda bahsettiğim şaka yollu duyumlar çerçevesinde sizleri üst pozisyonlara doğru taşıyacak, ekip çalışmalarında başarılı olmanız için,bazı konulara da dikkat etmeniz gerekiyor!..
Ama önce; kendinize ve de bugün itibarıyla – yaşam çizginizin neresinde olduğunuza bakmanız önemli! Bugünden geçmişinize baktığınızda,iş ve kariyer planlarınız daki yapıtaşlarınızın, yerli yerinde olduğunu düşünüyorsanız…Zaten mesele yok!
Bireysel olarak çalışmalarınıza devam ederken, çabalarınızın başarıya ulaşabilmesi için; daha sonraki aşamalar da “doğru kararlar alarak” çalışma ve ekip arkadaşlarınızla birlikte, aynı yöne bakmanın ve aynı hedeflere yoğunlaşmanın, çok önemli olduğu da muhakkak!..
Aslında dikkat ederseniz tüm yaşantımız, aldığımız“kararlar” ile şekilleniyor ve biz bu kararları genellikle 3 şekilde alıyoruz. (Duygusal + Mantıksal + Sezgisel – Dr. Özgür Bolat)
Rekabetin daima ön planda olduğu iş dünyamızda, kendimiz + ekibimiz + şirketimiz için gerekli bilgi ve deneyime sahip olduğumuzdan emin olarak, genellikle çalışma ortamlarındaduygusal kararlara pek yer olmadığını, sezgisel kararlarında zaman zaman yere pek sağlam basmadığını, hepimizin çok iyi bildiğinden hareketle; çalışma planlarımızla ilgili öncelikli kararlarımızı, daima mantıksal açıdan değerlendirmek gerekiyor!
Çalışma hayatımız ve hedeflerimizle ilgili alacağımız bu mantıksal kararlar çerçevesinde;
– Amaç, hedef ve prensiplerimizin belirlenmesi…
– 5N – 1K + Mevcut değerler ve güçlü yanlarımızın analizi…
– Hedeflerimizle ilgili engellerin ve fırsatların ortaya konması…
– İletişim kurallarına ve özellikle empati yapımına önem verilmesi…
– Pozitif yaklaşımlarda bulunulması ama gerektiğinde “Hayır” denilmesi…
– Bilgi ve deneyime önem verilmesi! Teknolojinin kesinlikle göz ardı edilmemesi…
– Belirli adımların atılması için “B Planı da dâhil” yol haritasının çıkartılması…
– Gerekli iç ve dış kaynaklı (maddi/manevi) desteklerin sağlanması…
– Kendinize duyduğunuz güvenle, belirlenen aksiyon planının uygulanması…
– Başarıların takdir edilmesi! Eleştiriler de dikkatli ve övgü de açık davranılması…
– Kaydedilen ilerlemeler ve performans değerlendirmelerinin gözden geçirilmesi…
ile yolumuza devam edersek, başarılı olmamamız için bir neden yok diye düşünüyorum!..
Yani… Kısaca; Sn. Yaprak Özer’in “İletişim Masalı” başlıklı yazısının özünde de belirttiği gibi… “Önce ne istediğinizi bilirseniz, sonra kendinizi ve arkadaşlarınızı iyi tanımaya çalışırsanız, daha sonra da; amaç ve hedeflerinizden uzaklaşmadan, işinizi gözlemleyerek veyol arkadaşlarınıza güvenerek, tüm yol haritası boyunca her rüzgârda savrulmadan yapılanların arkasında durarak
gerektiğinde değişmekten ve değiştirmekten korkmadan ilerlerseniz…” Başarılı olmak, size çok yakışacak demek istiyorum!
Neyse! Sözün özüne gelecek olursak, Sn. Temel Aksoy’un da bir yazılarında kullandığı şekliyle, Adam Grant’a göre özgün ve başarılı olmanın ilkelerini, göz önünde tutmakta fayda var.
“Genellikle özgün ve başarılı insanlar hiç hata yapmayanlar değil aksine en çok başarısızlığa uğrayanlar arasından çıkar. İnsan ne kadar çok girişimde bulunur ve denerse…O kadar çok değişik yol ve yöntemle karşılaşır ve de tamamen özgün bir sonuca ulaşma şansını artırır.
Eğer insan, kendinde farklı bir yetenek, farklı bir anlayış, farklı bir ruh görüyorsa, inisiyatif alıp, kendi özgün düşüncesini hayata geçirmenin yollarını aramalıdır. Korkularına rağmen cesaret göstermelidir. Aksi takdirde, içinde bulunduğu durumu onun adına kimse değiştiremez.”
Ama hareket halindeyken de Heracleitos’un veciz sözlerini daima göz önünde bulundurun…:)
– Mutluyken söz vermeyin!
– Kızgınken cevap vermeyin!
– Üzgünken karar vermeyin!
Peki, ne verin;
– Zamana kıymet verin!
– Sağlığınıza önem verin!
– Ailenize ve dostlarınıza değer verin!
– İş hayatınıza saygınızı… Özel hayatınıza sevginizi verin!
– Bilgilerinizi ve deneyimlerinizi verin, bir insan yetiştirin, ustaların deyimiyle ona ‘el’ verin!..
Simone de Beauvoir’un şu ünlü sözü de kulağınıza küpe olsun!
Dik durmak için bir başkasına güvenmek, yıkılmanın en garantili yoludur!..
İş yaşamlarının başlangıcı ve devamında meydana gelebilecek bu yansımalardan sonra, normal çalışma yaşamına bir girişimci olarak devam etmek isteyen dostlarıma bu konuda son yazdığım [Yasamda Marka Olmak (e-kitap) Ali Riza DEGER (3) &Girisimci Dostlara Ozel Oneriler (e-kitap) Ali Riza DEGER (8)] isimli e-kitaplarımı önerebilirim. Hemen! Hem de BURADAN ücretsiz indirebilirsiniz. 🙂
Bu çalışmalarımda her zaman şükranla andığım; Şefika Albayrak’a, Şerife ve Mustafa Aktaş’a, Prof. Birsen Yürügen’e + Enis Hakman’a, Doğan Kandemir’e, Atilla Toyguç’a, Kıymet Tansal ve Ahmet Ceranoğlu’na, Ferruh ve Emin Tunçbilek’e, Alaaddin Kıla + Faruk Bülent Eczacıbaşı’na, Ayşecan Korkmaz ve Naime Özfidan’a, Mahmut – Ethem – Fahri -Ahmet Mehmet Şehremin’e, Necla Söğütoğlu’na, Şansel Soyel’e, Seden Terzioğlu’na, Ümit Sözer’e, Perçin Ünal’a, Engin ve Nurhan Eren’e, Maide ve Ayberk Gürtuna’ya, Haydar ve Turan Albayrak’a Mehmet ve Gülten Öztaşkın’a, Semra ve Saim Akın’a, Sevgi Şengür ve Seyma Özatay’a, Latife Dragos ve İsmail Ünal Kartal’a, Kadem Gerze’ye, Şerif Çapa’ya, Haydar Düz ve Gül Edis Göletli’ye… sonsuz teşekkürler!..
Daha mutlu bir gelecek için sevgiyle kalın!
Sevgi ve saygılarımla
ALİ RIZA DEĞER
Siz de KRC Yönetim Danışmanlık Hizmetleri Finans Danışmanlığı hakkında detaylı bilgi almak için +90 216 4747426 / +90 530 5802480 numaralı telefonlarımızdan ya da info@krcyonetim.com mail adresimizden bize ulaşabilirsiniz.