Merhaba Sevgili Dostlarım.
Günümüz ekonomik ve sosyal yaşantısında, son dönemlerin en moda tabirlerinden biri olan “Değişim”, birçok yerde karşımıza çıktığı gibi; kişinin kendisi de dâhil, herhangi bir nesne veya sistemin, çevresindeki gelişmelere uyum sağlamak amacıyla, bugünkü durumundan farklı bir duruma dönüşmesine, verilen isimdir!
Bireysel veya kurumsal olarak, iş dünyasında; her zaman daha iyiyi ve daha güzeli aramak, gelişimin doğasından geldiği konusunda, hepimizin aynı görüşte olduğunu zannediyorum!..
Geçen ay ki “İş Dünyasında Değişim Yönetimi” başlıklı e-makalem, özellikle sosyal medyada olağanüstü bir okuyucu sayısına ulaşınca, konuya devam etmek düşüncesiyle, karşınızdayım.
Bu yazımızda “Değişim” kararı sonrası “Dönüşüm”ün yönetimi ve kontrolünü ele almaktayız.
Umarım beğenirsiniz!
Doğadaki olağan değişimler ve gelişmeler dışında, özellikle kurumsal anlamdaki “Değişim”, değişim ihtiyacının hissedilmesiyle başlar. Daha sonraki aşamalarda yapılan durum analizi ile değişime karar verilmesi gerekir. Değişim kararı kesin olarak verildikten sonra da, değişim’in; dönüşüm sürecine girilir. Değişim ve dönüşümün sağlıklı olarak gerçekleşmesi de; bu sürece, tüm yönetim kadrolarının eksiksiz katılımı ve katkıları ile sağlanır.
Değişim kararlarının, dönüşüm aşamalarında ise; önce nelerin, ne şekilde değişmesi gerektiği saptanarak, bir yol haritası oluşturulur ve sorumlu yönetim kadroları belirlenir.
Belirlenen üst yönetim kadrolarının da, tüm ekiplerinin dönüşüm sürecine dâhil olmaları için çaba göstermeleri ve de onların fikirlerine her zaman değer vermeleri gerekir.
İş dünyamızda bazı “Araştırma Şirketleri” tarafından, geçtiğimiz yıllarda; 1000 kişilik 25 ve 35 yaş arası, Beyaz + Gri + Mavi Yaka çalışanlar arasında yapılan “Çalışan Memnuniyeti” anketi…
– Kurumlarında, fikirlerime hiç değer verilmiyor diyenlerin oranı % 80
– Aklına yeni bir fikir geldiğinde, bunu üstleriyle paylaşabilenlerin oranı % 15
– Risk alıp, bunu deneyenlerin oranı ise % 5 şeklinde! Gerçek maalesef böyle!.. 🙂
Ayrıca bu yol haritasında, elimizde olmayan sebep ve nedenlerle karşımıza çıkabilecek riskleri yani 2000 li yıllardan bu yana iş dünyamızda değişim ve dönüşümle ilgili yer almaya başlayan; Değişken (Volatile), Belirsiz (Uncertain), Karmaşık (Complex) ve Muğlak (Ambigious)… Olarak açıklanan VUCA kavramını da, özellikle ulusal ve uluslararası ekonomik koşullar çerçevesinde dikkate almakta fayda var, tabi ki!
Çok teknik bir konu olarak, son zamanlarda Endüstri 4.0 ve türevleri şeklinde, iş dünyasında her gün karşımıza çıkan “Dijital Dönüşüm”ün detaylarına girmeden, tüm bu değerlendirmeler ve alınan kararlar sonrası, rakiplerimizin pozisyonlarını da dikkate alarak, dönüşüm yönetimi adına rekabet kuralları çerçevesinde atılacak diğer adımlara geçebiliriz, diye düşünüyorum.
İş alanlarımızla ilgili, ürün veya hizmet bazında, bu adımları kısaca tekrar hatırlayacak olursak;
– Paydaşlar ve hedef kitleye yönelik değişim ihtiyaçlarının tam olarak tanımlanması…
– Risk faktörlerini de içeren gerekli bütçelerin yapılması ve kaynakların sağlanması…
– Değişim ve dönüşümü yönetecek üst ekibin belirlenmesi ve görev dağılımı…
– Bu üst ekiplere bağlı, kurum içi iletişim ağırlıklı, alt ekiplerin oluşturulması…
– Yeni stratejik planlama çerçevesinde dönüşüm aşamalarının netleştirilmesi…
– Bu stratejik plana göre tasarruf tedbirleriyle aksiyon planının hazırlanması…
– Değişim ve dönüşüm kültürünün kurum içine yayılması ve iletişimin koordinasyonu…
– Gerekirse “Dış Göz ve Dış Ses” olarak dışarıdan danışmanlık hizmeti alınması…
– Katılımcıların şeffaflık ilkesiyle hareket tarzlarının benimsenmesi…
– Negatif ve pozitif yönde, tüm fikir ve düşüncelerin açıklıkla ortaya konması…
– Karşılaşılabilecek değişim dirençleri ile ilgili ikna politikalarının geliştirilmesi…
– Teknolojik yeniliklerin takibi ve gerekli altyapının sağlanması…
– Gerekiyorsa dijital yatırımlara öncelik verilmesi…
– En açık şekliyle dönüşüm kontrollarının değerlendirilmesi…
– Yeniden yapılanma ve sürdürülebilirlik tezlerinin netleşmesi…
– Alınan değişim kararlarına benzer kararları, bizden önce alan kurumların izlenmesi…
– Dönüşüm süreçlerinin düzenli kontrol edilmesi ve sorumlular tarafından raporlanması…
– Uzun vadeli değişim vizyonuna göre, ilerideki değişikliklerin tavizsiz ortaya konması!..
Neticede, bu şekilde atılacak adımlarla; tüm çalışanlar arasında paylaşılmış bir değişim için, güzel bir gelecek oluşturmak adına dönüşüm yönetimi sürecinde, doğru zeminler oluşturula bilinir. Daha sonra da kurumunuzun içsel yapısına göre bu aşamalarda; çeşitli kurum içi veya dışı anketler ile geniş katılımlı arama konferansları ve atölye çalışmaları, değişim ve dönüşüm yönetiminde en büyük yardımcınız olacaktır.
Kısaca; şirket içi aidiyet duygusunu ve işveren markanızı güçlendirmek, kurumsal paydaş motivasyonunu yükseltmek, verimliliği artırmak ve takım çalışması ruhunu desteklemek için, değişim kararı sonrası dönüşüm yönetiminde, çalışanlarınızla birlikte yürümek, esastır!..
Şimdi de; size özel bir mesajla, yazımı noktalamak istiyorum!
Eğer işinizde; kurum içi veya kurum dışı iletişim aracı olarak, sosyal medyayı da kullanmak durumundaysanız, bu konuda da çok dikkatli hareket etmek gerekiyor, diye düşünüyorum.
Özellikle de; bankacılık/sigortacılık, enerji/akaryakıt, giyim/gıda, franchising/mağazacılık v.s. gibi çok şubeli sektörlerdeyseniz veya saha ekiplerinizi uzaktan yönetiyorsanız!
Hele hele son verilere göre 1 günde; Facebook’ta, Instagram’da, WhatsApp’ta, Twitter’de, You Tube’da ve Linkedin’de, olağanüstü rakamlara ulaşan ve de milyarlarla ifade edilen mesajların atıldığı, Y + Z ve Alfa Kuşağı, hedef kitleniz veya paydaşlarınız arasındaysa!..
Yazımızın öz başlığı, “Kurumsal Değişim ve Dönüşüm Yönetimi” olsa da; her kurumun “İnsan” ögesi tarafından oluşturulduğu gerçeğinden hareketle, değişim ve dönüşüm yönetimlerinde iletişim kazalarına uğramamak için, Sayın Başak Tecer’in HBR de yayınlanan son makalesinde başlıklar halinde belirttiği gibi, bir üst düzey yönetici olarak kurumsal veya kişisel anlamda;
– Her aklınıza geleni her ortamda yazmayın…
– Özellikle genellemelerden kaçının…
– Mesajlarınızın amacından emin olun…
– Dijital ortamlarda kimseyi azarlamayın…
– Yüz yüze söyleyemeyeceğiniz şeylerden bahsetmeyin…
– Mesaj yazımında iyi değilseniz sosyal medyadan uzak durun veya kendinizi geliştirin…
Ve tabi ki; düzeltilmesi çok çok zor olan, onarılmaz kişilik çatışmalarına sebebiyet vermeyin!..
Ha! Birde, birçok kişinin daha önce çalışma arkadaşlarınıza göndermiş olabileceği; komik bile olsa, gereksiz ve konu dışı paylaşımlarla, zaman yönetimi’ne yanlış örnek olmayın! 🙂
Kurumsal ve bireysel anlamda, iletişim kazalarından uzak, yolunuz her zaman açık olsun!..
Daha mutlu bir gelecek için…
Sevgi ve saygılarımla
ALİ RIZA DEĞER
Siz de KRC Yönetim Danışmanlık Hizmetleri Finans Danışmanlığı hakkında detaylı bilgi almak için +90 216 4747426 / +90 530 5802480 numaralı telefonlarımızdan ya da info@krcyonetim.com mail adresimizden bize ulaşabilirsiniz.